Ruh ve sinir hastalıkları, akıl sağlığının bozulmasıyla ortaya çıkan ve birbirinden farklı belirtiler taşıyan birçok hastalığın hepsine verilmiş bir isimdir. Bu tip hastalıkların belirtileri genelde çok hafif şiddette ortaya çıkarken zaman içerisinde çok daha ağır semptomlar görülebilir. Birçok farklı türü ve kaynağı da bulunan bu hastalıkların bazıları o kadar ilginç ve korkutucu ki gerçekten görenler hayretler içerisinde kalabiliyor.

İşte onlardan bazıları:

1. Hipertrikoz (Kurt Adam Sendromu)

İki türü olan bu hastalık temel olarak vücudun her yerindeki kılların anormal ve dejeneratif bir biçimde uzamasıdır. Kalıtsal olabileceği gibi, sonradan da ortaya çıkabilen bu hastalıkta kıllar genelde cilt üzerinde, kasık bölgesinde, yüz ve koltuk altı bölgesinde ortaya çıkar.

2. Koro Sendromu

Genelde Asya ülkelerinde yaşayan erkeklerde gözlenen bir hastalıktır. Hastalar cinsel organlarının giderek küçüldüğünü ve en son yok olacağını ve bunun da ölüme yol açacağını düşünürler.

3. Boantropi (Öküz Sendromu)

İnsanın kendisini büyükbaş bir hayvan olduğuna inandırdığı ilginç bir rahatsızlıktır. Hastalar genellikle bu tavırlarının bir rüya sonucunda başladığını ve devam ettiğini ifade ederler. Zamanla günlük hayatlarında büyük oranla bir büyükbaş hayvan gibi davranmaya başlarlar. Tarihsel kaynaklar Babil Kralı 2. Nebukadnezar’ın da bu hastalıktan mustarip olduğunu ifade eder.

4. Cotard Sendromu (Yürüyen Ölü Sendromu)

Bu sendroma tutulan insanlar ölü olduklarını düşünürler. 1880 yılında Jules Cotard tarafından tanımlanan ve onun adını alan bu sendrom, hastaların zaman zaman ölü olduklarını kanıtlamak için intihar etmesi gibi sonuçları ortaya çıkarabilir. Depresyon ve intihar eğilimleri ve tükenmişlik bu sendromun önemli belirtilerindendir.

5. Erotomanya

Kişinin bir başkasının, özellikle ünlü birinin kendisine aşık olduğunu düşünmesidir. Hastalık çoğunlukla ruhsal bir hastalık geçiren kişilerde görülür. Özellikle şizofreni hastaları arasında görülme olasılığı daha yüksektir. Erotomanik ataklarda hasta, kişinin ona özel bir hayranlığı olduğuna inanır. Karşı tarafın ona olan bu hayranlığını, gizli işaretlerle, bakışlarla, imalarla, telepati yöntemiyle veya medya yoluyla gösterdiğine inanır.

6. Pika Sendromu

Genellikle vücuttaki mineral eksikliği kaynaklı olan, yani fiziksel bir sebebi de olan bu hastalık temel olarak yenilmeyecek şeyleri yeme isteği duymak olarak özetlenebilir. Bu sendroma yakalanan kişi taş, toprak, demir, sabun, boya, kil, kağıt gibi birçok maddeyi yemek isteyebilir.

7. Lima Sendromu

Temelde Stockholm sendromunun zıttı gibi görülen bu hastalık, rehin alan kişinin rehinesine karşı yüksek bir sempati ve bağlılık geliştirmesiyle ortaya çıkar. Adını 1996 yılında Peru’nun Lima kentinde yaşanan bir rehin alma vakasından almıştır.

Sinir Sistemi Hastalıkları

Sinir sistemi hastalıkları, sinir sistemi içinde beyin, beyincik, omurilik, kafa sinirleri ve çevre sinirleri bulunmaktadır. Bu bölgeyi etkileyen hastalıklar sinir sistemi hastalıkları olarak değerlendirilir. Sinir sisteminde ortaya çıkan sorunlar bütün vücudu etkileyecek kadar önemlidir. Bu hastalıklar yapısal ya da fonksiyonel olarak ortaya çıkabilir. Sinir sisteminin bölümleri merkezi sinir sistemi, periferik sinir sistemi, otonom sinir sistemidir. Bunların yaşadığı olumsuzluklar sinir sistemi hastalıklarının oluşmasına neden olur. Vücuttaki diğer hücreler hasar gördüklerinde genellikle kendilerini yenileyebilir. Ancak sinir sistemi hücreleri hasar görürse kendilerini yenileyemez. Oldukça hassas bir yapıda olan nöronlar yani sinir hücreleri olumsuzluklardan kolay etkilenebilirler. Sinir sistemi hastalıkları bazen doğuştan etkili olabileceği gibi, bazen de travmadan, iltihaplanma, zehirlenme gibi etkenlerden kaynaklanabilir.

Sinir sistemi hastalıkları belirtileri nelerdir?

Sinir sistemi hastalıklarının sonucunda ortaya çıkan belirtilerin hepsine sendrom denir. Bu psikosomatik ve somatik rahatsızlık belirtilerinin arasındaki ilişki gözlemlenerek, sonuçta fiziksel ve psikolojik hastalıkların sebebi tespit edilir. Hastalardaki psikolojik etkenlerle vücutta fizyolojik belirtilerin olmasına neden olabilir ya da zaten olan fizyolojik hastalıkların etkilenmesine neden olabilir. Fizyolojik etkenlerde hastalarda psikolojik hali etkileyebilir. Bu hastalıklar ile akıl, beden ve maneviyat arasında adeta üçlü bir ilişki bulunmaktadır. Bu nedenle hastalıkların sinir ilaçlarıyla tedavi edilmesinde bunların göz önüne alınması gerekir. Hastalıkların pek çoğunda nevraljik belirtiler söz konusu olmadığı halde, hastalığın sinir sistemiyle lakası bulunmaktadır. Uygulanan tedavide vücuttaki sinir sistemi de güçlendirilmelidir. Bu sayede beden bir bütün halinde sağlıklı hale getirilebilir.

Sinir sistemi hastalıklarının belirtileri hastalığın etkenine, kişinin yapısına, psikolojik savunma sistemine bağlı olarak farklı şekillerde, şiddette ortaya çıkabilir. Genel olarak ele alındığında, psikotik ve nörotik olarak meydana gelirler. Nevroza benzer iç çatışmaların bilinç dışı olarak dışa vurumuyla ruhsal sorunlar oluşursa, hastalarda anksiyete, asabiyet, fobi, aşırı duyarlılık, çarpıntı gibi belirtiler oluşur.

Hastalar kendilerini izole ederek, diğer kişilerden uzaklaşır. Bazı kişilerde öz denetimini kaybedecek seviyeye gelebilir. Hastalarda birbirinden farklı ruh hali geçişleri olduğundan, duygular denetlenemez hale gelebilir. Bu hastaların huysuz biri olarak algılanmasına yol açar.

Sinir sistemi hastalıklarının belirtilerinde uyuşma, karıncalanma, bayılma, bellek kayı gibi histerik olanlarda olabilir. Bazen depresyon etkisi de ortaya çıkabilir. Psikotik özellikteki belirtilerde ise, sanrılar, düşüncelerde bozulma, hezeyan, konuşma bozuklukları, gerçeklik duygusunun kaybedilmesi gibi belirtiler yaşanabilir. Bunlar akıl hastalığı etkileri değildir.

Sinir sistemi hastalıkları akut şekilde ortaya çıkmış olsa da, bundan önce bazı belirtiler verirler. Bundan sonra hastanın psikolojik tedavisi sırasında, durumu geriye doğru sorgulandığı zaman hastalığın sebepleri ve daha önce dikkate alınmayan belirtiler tespit edilebilir. Bu hastalıklara tanı koymak kolaydır. Ancak bazı durumlarda teşhiste zorlanma olabilir.

Sinir sistemi hastalıkların bazıları şunlardır;

Felç: Hareket sinirinde zedelenme ya da kopma halinde, bu organlardaki kaslara uyarı ulaştırılamaz. Kaslarda organı çalıştıramaz.

Akıl hastalığı: Bu temel düşüncelerde, davranışlarda, insan tabiatına uymayan davranışlara, davranış bozukluklarına sahip kişilerde ortaya çıkar.

Menejit: Beyinle omuriliği örten zardaki iltihaplanmayla oluşan bir hastalıktır.

Kuduz: Bu rahatsızlık virüslerin etkisiyle ortaya çıkar.

Sara: Rahatsızlık beyin hücrelerinde ani bilinç kaybının oluşmasıyla yaşanır.

Parkinson: Bu sinir sistemi hastalığında mesajların sinapslardan atlamasına yardımcı olan kimyasal ileticilerin görev yapmadığı görülür. Bu vücutta bölgesel olarak titremelere, sarsılmalara neden olur.

MS Multipl Skleroz: Bazı sinirlerde miyelin kılıfın parçalanması sonucunda oluşan bir sinir sistemi hastalığıdır. Konuşma, görme, sakarlık, titreme gibi etkiler ortaya çıkar.

Ormumşi sinir hastalıklarını tedavi etmeye destek olması açısından nasıl etki eder ve fayda sağlar?

sinir hastalıklarının ortaya çıkması kalıtsal olabileceği gibi çevresel faktörlerle de olabilir ormumşinin bu hastalıklarla en iyi mücadelesi anti inflamatuar özelliğiyle omurilikte meydana gelen iltihaplanmayı önleyerek ve beyin fonksiyonlarının iyi çalışmamasına ve davranış bozukluklarına sebep olan beyin hücrelerindeki dna nın mutasyona uğramış yani dokusal ve yapısal zarar görmüş kısmını içeriğindeki iksir mahiyetindeki organik bileşiklerle tamamlayarak ve zararlı bileşikleri ve beynin arka kısmında toksikolojik maddelerin birikmesi sonucu oluşmuş kirli kanı temizleyerek yapar öte yandan yıpranan sinirler sebebiyle bozulan hormonal dengeyi de düzene sokarak nöronların ve tüm vücut sistemi içerisinde var olan sinirsel hareketlenmeyi normal akışına sokarak yapar

Kullanım Şekli

Sabahleyin aç karnına 1 su bardağı ılık suyun içerisine bir gram Ormumşi eritilerek ve akşamleyin yatmadan önce bir su bardağı ılık suyun içerisine bir gram Ormumşi eritilerek yani toplamda günde 2 gram alınarak kullanılır.

10 gün kullanılır, iki gün ara verilir. 50 yaş altı olanlar da 4 ay, 50 yaş üzeri olanlarda ise 8 ay kullanılır . Metabolizma hızına göre yaşa göre  bu kullanım süresi değişebilir.

MAĞAZA BÖLÜMÜMÜZÜ ZİYARET EDEBİLİR SİPARİŞ VEREBİLİRSİNİZ.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir