Hepatit B, karaciğerde iltihaplanmaya neden olan ve Hepatit B Virüsünün (HBV) neden olduğu viral bir hastalıktır. Hepatit B, bu grupta yer alan virüs türlerinden sadece biridir. Kan, temas ve cinsel yollarla bulaşabilen Hepatit B uzun süre belirti vermeden ilerleyebilir ama ileri aşamalarda karaciğer kanserine ve sirozla sonuçlanan ağır bir tabloya da neden olabilir. Hepatit B akut (belirtilerin ani başladığı ve nispeten kısa sürede sona erdiği) veya kronik olabilir. Hastalığın kronik olması daha çok hastanın yaşıyla ilişkilidir. Kronikleşme oranı yaş arttıkça düşer, bebeklerde kronikleşme oranı yaklaşık %90 iken çocuklarda %25-50, erişkinlerde ise yaklaşık %5 dolaylarındadır. Akut Hepatit B enfeksiyonu altı aydan daha uzun sürede iyileşmezse enfeksiyon kronikleşmiştir ve ömür boyu sürecektir. Hepatit B den ve ağır neticelerinden korunmanın en iyi yolu; hepatit b nedir, hepatit b belirtileri ve korunma yolları hakkında bilgi sahibi olmaktır.

Hepatit hastalıkları nasıl meydana gelir?

  • Hepatit B gibi bir virüs enfeksiyonu
  • Vücudun kendi bağışıklık sisteminin yol açtığı hasarın bir sonucu olarak ( bu oto immün (bağışıklık) hepatiti olarak adlandırılır)
  • Bazı ilaçların, kimyasalların ve diğer toksinlerin bir yan etkisi olarak
  • Çok fazla alkol içmenin sonucu olarak ( alkol karaciğer hücreleri için toksiktir ve bu karaciğer hasarının en yaygın nedenidir)

Hepatit B nasıl bulaşır?

Karaciğeri hasta eden çok sayıda virüs vardır. Bunlar hepatit A, B, C, D ve E‘dir. Bunların hepsi farklı tip virüslerdir. Bir virüs hayatta kalmak ve tekrar üremek için konak vücuttaki hücreleri kontrol etmeye ve bozmaya ihtiyaç duyan çok ufak bir partiküldür. Hepatit B kanla taşınan bir virüstür. Karaciğeri tahrip eder. Hepatit B çok bulaşıcıdır – HlV’den 100 kat daha bulaşıcıdır – ve en az 7 gün boyunca vücut dışında canlı kalabilir.

Akut ve Kronik Hepatit B’nin Belirtileri Nelerdir?

Hepatit B’nin belirtileri hakkında daha kapsamlı bilgi almak için Hepatit B’nin Belirtileri yazımıza bakabilirsiniz. Hepatit B çoğu hastada herhangi bir belirti göstermez. Bazı kişilerin sadece grip benzeri hafif belirtiler gösteren bir hastalığı olur veya doktora gitmeyi gerektirecek kadar hasta hissetmezler. Hastaların %30’u, enfeksiyon kaptıklarını bilemeyebilirler ve virüsü başkalarına geçirebilirler.

Hepatit B’li kişilerin çok az bir kısmı ciddi belirtiler gösterir yorgunluk, ağrılar ve sızı, ateş ve/veya iştah kaybı gibi. Karaciğeriniz çok dayanıklı bir organdır ve bir kısmı zarar gördüğünde dahi fonksiyonunu yerine getirebilir. Karaciğeriniz hasar görmüş olsa bile, herhangi bir belirti fark etmeyebilirsiniz.

Hepatit B Bulaştıktan Ne kadar Zaman Sonra Belirtiler Başlar?

Ortalama olarak, belirtiler hastalığa sebep olan virüsün bulaşmasından 90 gün sonra ortaya çıkar, fakat bu süre 6 hafta ile 6ay arasında da değişebilir.

Bunun dışında Hepatit B’nin genel belirtileri şu şekildedir:

  • Yorgunluk ve güçsüzlük
  • Genel bir iyi hissetmeme durumu
  • İştah kaybı
  • Bulantı (hasta hissederek) ve kusma
  • Kilo kaybı
  • Karaciğer bölgesinde acı ve rahatsızlık (sağ elinizi kaburgalarınızın alt sağ el tarafına yerleştirdiğinizde karaciğerinizin yumuşak ya da genişlemiş olduğunu anlayabilirsiniz)
  • Kaşıntı
  • Avuç içinde kırmızı lekeler
  • Örümcek bacaklarına benzeyen desenle teninizde görünebilen ince kan damarları (örümcek nevuslar ya da örümcek anjiyomu olarak bilinir)
  • Koyu renkte idrar/ soluk gri dışkı (atıklar)
  • Cinsel dürtü (libido) kaybı
  • Bozulan uyku düzeni
  • Sarılık (ten ve gözler sararır)
  • Karın boşluğunun şişmesi (asit)
  • Ayak bilekleri, bacaklar ve ayakların şişmesi (çevresel ödem olarak bilinir)
  • Yüksek dereceli ateş ve titreme
  • Kan kusma
  • Koyu siyah katran renginde dışkılama (atıklar)
  • Nefes darlığı
  • Zihin bulanıklığı ya da sersemlik periyotları (ensefalopati olarak bilinir)

Hepatit B ciddi bir hastalık mıdır? Vücuda ne gibi zararlar verir?

Eğer hepatit B Hastası 6 ay içerisinde iyileşmemişse hastalık kronik olarak kabul edilir ve kronik Hepatit B ciddi bir hastalıktır. Uzun dönemde karaciğer hastalığı, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanseri ve hatta ölüm gibi ciddi sonuçlara yol açabilir.

Hepatit B nasıl bulaşır?

Bir kişi kan dolaşımında büyük miktarda virüs yüke sahipse, büyük olasılıkla virüsü başkalarına bulaştırır. Virüs AİDS’den 100 kat daha bulaşıcıdır, bu sebeple çok az bir miktarı hastalığı başkasına bulaştırmak için yeterlidir. Hepatit B’ye neden olan HBV ile enfekte bir kişinin kanı, semeni, vajina sıvısı veya diğer vücut sıvıları başka bir kişinin vücuduna girerse hastalık bulaşmış olur.

Bulaşmanın gerçekleşebileceği birçok yol vardır bunlar:

  • Anneden bebeğe: Hastalık hamilelik sırasında değilde daha çok doğum sırasında anne kanıyla bebeğe bulaşır, Hepatit vakalarının büyük çoğunluğu hastalığa bu sebeple yakalanmakta.
  • Korunmasız seks esnasında: Prezervatif kullanmadan seks yaparsanız – oral seksle bile – eşinize büyük olasılıkla hastalığı bulaştırırsınız.
  • İlaç ekipmanları paylaşımı.
  • Dövme ya da vücut delme: Akapuntur bile azda olsa risk taşır.
  • Kan nakli: Türkiye’de Kan merkezleri aldıkları kanları Hepatit B’ye karşı test etmektedir.Test edilmeyen bir kandan nakil yaptırmışsanız ya da bağışlanan kanların test edilmediği bir ülkeye gitmişseniz, bu enfeksiyonun olası bir nedenidir.
  • Kişisel eşyaların paylaşımı: Virüs bir kaç gün çok az miktar kan ya da vücutsal sıvıda yaşayabilir.
  • Cerrahi operasyonlar sırasında

Hepatit B hangi yollarla bulaşmaz?

Hepatit B, aynı kaptan yemek yemekle, Hepatit B’li birinin yediği gıda veya su tüketilmekle, annenin bebeğini emzirmesiyle, sarılmakla, öpüşmekle, tokalaşmakla, öksürmekle, hasta kişiyle aynı tuvaleti kullanmakla, aynı havuza girmekle, aynı oyuncak ile oynamakla vb yollar ile bulaşmaz.

Hepatit B karaciğerimi nasıl etkiler?

Hepatit B virüsü karaciğer hücrelerinde çoğalırlar, fakat virüsün kendisi doğrudan karaciğer hasarına yol açmaz. Aksine, virüsün varlığı vücuttan virüsü yok etmeye ve enfeksiyondan kurtulmaya çalışan bir bağışıklık cevabını tetikler. Bu bağışıklık cevabı karaciğerin iltihaplanmasına ve karaciğer hücrelerine ciddi hasar verebilmesine neden olur. Karaciğer hücreleri hasar gördüğünde iyi çalışmayabilir ve ölebilirler.

Bu karaciğerin yaralanmasına (karaciğerde skar oluşmasına) neden olabilir, ayrıca fibroz olarak da bilinir. Zaman geçtikçe, karaciğerdeki bu tür hasarlar siroz ile sonuçlanabilir. Nodül olarak bilinen düzensiz şişlikler pürüzsüz karaciğer dokusunun yerini alır ve karaciğer sertleşir. Fibroz nedeniyle devam eden skarlaşma ile birlikte, bu etki karaciğerin normal fonksiyonlarını sağlayan sağlıklı hücrelerinin tükeneceği anlamına gelir.

Bu, karaciğer nakli olunmazsa ölümcül olabilen karaciğer yetmezliğinin gelişmesine neden olabilir. Eğer kronik bir hepatit B enfeksiyonunuz varsa, karaciğer kanserine yakalanma riskiniz çok büyüktür (hepatosellüler karsinom ya da HCC olarak da bilinir). Karaciğer kanserine siroz olduğunda ya da olmadığında da yakalanılabilir. Virüsün büyümesini ve geniş ölçüde karaciğer hasarına neden olmasını engellemeye yardımcı olabilecek mevcut tedaviler mevcuttur.

Hepatit B aşısı

Erişkin dönemde geçirilen akut HBV enfeksiyonu sonrası kronikleşme %5-10; ama HBsAg ve özellikle HBeAg pozitif anneden doğan çocukların %70-90’ı enfekte olur, bunlarda da enfeksiyon %90 kronikleşir. HBeAg negatif anneden doğan bebeklerin ise %10-40’ı enfekte olur, bu bebeklerin de %40-70’inde enfeksiyon kronikleşir. Bu nedenle 1984 yılından beri ACIP ve CDC (Center for disease Control) tarafından tüm gebelerin HBsAg yönünden taranması ve taşıyıcı gebelerin bebeklerine doğumda aşı (Hepatit B hiper immunglobulin (HBIG)) yapılması öneriliyor.

1991’de HBsAg pozitifliği %8’den yüksek olanlara aşı öneriliyordu daha sonra 1997 yılında tüm ülkelerde doğumdan itibaren HBV aşısı uygulanması önerildi ve buna 11-12 yaş çocuklar da dahil edildi. Günümüzde ise yüksek riskli erişkinler başta olmak üzere HBV den korunmak isteyen herkesin aşılanması öneriliyor.

Çok sayıda çalışmanın sonuçlarına göre en iyi antikor yanıtının elde edildiği aşı sistemi 0,1,6. aylarda birer doz aşı uygulaması şeklinde fakat hızlı yanıt elde edilmesi istendiğinde aşı 0, 1, 2, 12. aylar şeklinde de uygulanabilir.

Ayrıca 0, 10, 21. günde ve 0 ,7 ,28. günlerde birer aşının yapıldığı ve 12. ayda bir doz daha aşının uygulandığı hızlandırılmış aşı şemaları da özellikle bazı özel gruplarda (seyahat, ailede akut BV, mahkumlar, AMATEM, genel kadın) kullanılabilmektedir.

Hepatit A + Hepatit B kombine aşısının 0-7-21. günlerde özellikle seyahate çıkacak kişiler için uygulanması 2009 yılından itibaren ACIP önerilerinde de yer almaya başladı. FDA, 1999 yılında 11-15 yaş arası adolesanlar için alternatif bir aşı programını onayladı.

Buna göre Recombivax (ülkemizde HB vax pro) isimli aşıdan 1 ml (toplam 10 mcg) 4-6 ay arayla olmak üzere iki doz uygulanmaktadır, bu alternatif şema sadece adolesan gruba ve bu aşı için onaylanmış olup aşı şeması 16 yaşına kadar tamamlanmalıdır.

Hamilelikte Hepatit B aşısı yapılır mı?

Hepatid B aşısı hamilelikte rutin olarak uygulanan bir aşı değildir. Gebelik öncesi aşılama programına başlayanlar kalan dozları hamilelikte tamamlamalıdırlar. Hamilelikte Hepatit B aşısı risk grubunda bulunan gebelere ise mutlaka yapılmalıdır. Bu gruptaki hamileler; aşısız sağlık çalışanları, Hepatit B hastaları ile teması olan yada aynı ortamda bulunan gebeler olarak sayılabilir.

Gebelikte ve Hepatit B hakkında daha detaylı bilgi için “Gebelikte Hepatit B” yazımızı mutlaka okuyunuz.

Akut ve kronik hepatit B arasındaki fark nedir?

Hepatit B akut ya da kronik bir enfeksiyona neden olabilir. Akut bir enfeksiyon genellikle haftalar içinde ya da en fazla bir kaç ay içerisinde olmak üzere hızlıca iyileşebilir. Kronik bir enfeksiyon aylarca devam eder, hayatınızın geri kalanında da devam edebilir. Hepatit B hastalarının hepsi akut enfeksiyon geliştirir ve yaklaşık %90’ı iyileşir. Bu bir kaç hafta ya da ay boyunca kötü hissedebilir ya da hissetmeyebilir ve ardından virüsten kurtulur anlamına gelir. Hepatit B’ye tekrar yakalanmazsınız ve başkasına geçirme şansı yoktur.

Bazı kişiler enfeksiyondan kurtulamayabilir ve virüs vücutta kalır. Buna kronik enfeksiyon denir. Kronik enfeksiyona sahipseniz hiç belirti göstermeyebilir. Fakat virüs kanınızda uzun süre kalacaktır. Karaciğer hastalığına yakalanabilir ya da yakalanmayabilirsiniz, fakat diğer insanlara virüsü yayma ihtimaliniz vardır. Kronik enfeksiyonlu kişilerin yaklaşık %25’i ciddi karaciğer hastalığına yakalanacaktır. Hayatınızın erken dönemlerinde hepatiti B ile enfekte olmuşsanız, büyük olasılıkla kronik bir enfeksiyona yakalanmışsınızdır. 12 Aylığın altında enfeksiyon kapan küçük çocukların yaklaşık % 90’ı kronik bir enfeksiyona yakalanacaktır. Hepatit B’ye yakalanan yetişkinlerin yaklaşık % 10’unda kronik enfeksiyon gelişecektir.

Hepatit B, A, B, C, D ve E arasındaki farklar nelerdir?

Hepatit A su kaynağının, atık su boşaltımının ve kişisel ve gıda hijyen standartlarının zayıf olduğu yerlerde yaygındır. Hepatit A tipik olarak suyun ve gıdanın virüs içeren atıkla kirletildiği zaman bulaşır. Bu hastalık kapan bir kişinin tuvalete gittikten sonra ellerini yıkamadığında gerçekleşebilir. Hepatit A tükürük ya da idrar ile bulaşmaz, çok nadiren kan yoluyla bulaşır. Çoğu kişi hepatit A’ya diğer tip viral hepatitlerden fazla yakalanır, fakat bu sonunda iyileşen akut bir enfeksiyondur.

Hepatit A’ya yakalanan kişiler bir kaç hafta hasta hissedebilirler, fakat çoğu bir kaç ayda iyileşecektir. Çok nadiren, hastalık çok daha uzun sürebilir ve daha ciddi olabilir. Bir kişi Hepatit A’dan kurtulduğunda, bağışık hale gelir ve bu hastalığa tekrar yakalanmaz. Hepatit A için etkili bir aşı vardır.

Hepatit B kronik viral hepatitlerin en yaygın olan formudur. Enfeksiyonlu kanla temas yoluyla ve tükürük, meni ve vajinal sıvı gibi diğer vücutsal sıvıları, yoluyla bulaşır. Hepatit B anneden bebeğe geçebilir. Bulaşıcıdır ve en az yedi gün boyunca vücut dışında canlı kalabilir. Hepatit B’ye yakalanmış çoğu insan iyileşecektir, fakat yetişkin olarak enfekte olanların yaklaşık %5-10’u, enfeksiyon aylarca hatta yaşam boyunca sürebilir. Hepatit B için etkili bir aşı vardır.

Hepatit C kanın kanla teması yoluyla bulaşır. Çok bulaşıcıdır ve birkaç gün boyunca vücut dışında canlı kalabilir. Bu çok az miktarda bir kanın bile birini enfekte edebileceği anlamına gelir. Hepatit C enfeksiyonu olan kişiler hasta hissetmeden yıllarca virüsü taşıyabilir. Virüs çoktan karaciğere hasar verdiğinde hasta hissetmeye ve kendilerinde hepatit C olduğunu keşfetmeye başlayabilirler. Hepatit C için aşı yoktur.

Hepatit D (ayrıca delta virüsü olarak da bilinir) aynı zamanda hepatit B ile enfekteyseniz vücudunuzda hayatta kalabilen tamamlanmamış bir virüstür. Hepatit B ile aynı yollarla bulaşır. Aynı anda hepatit B ve hepatit D enfeksiyonu kapmışsanız, bu ‘koenfeksiyon’ olarak bilinir. Zaten hepatit B ile enfekte iseniz, ve ardından hepatit D enfeksiyonuna yakalanırsanız, Bu ‘süper-enfeksiyon’ olarak bilinir. Hepatit B ve D’nin birleşimi hepatit B’den daha ciddi olabilir. Hepatit B enfeksiyonlu değilseniz, o zaman hepatit B aşısı hepatit D enfeksiyonunu engelleyecektir.

Hepatit B enfeksiyonlu iseniz, hepatit D ile olan süper-enfeksiyonu engelleyecek bir aşı yoktur. Hepatit E hepatit A ile aynı yollarla bulaşır. Bununla birlikte, Güneydoğu Fransa’da yaban domuzunun insanlara hepatit E virüsü iletiminin önemli bir kaynağı olabileceği endişesi vardır. Hepatit E enfeksiyonlu kişiler bir kaç hafta iyi hissetmeyebilirler ve ardından iyileşirler. Hamile kadınlarda, virüsün karaciğer yetmezliğine yol açabilecek ciddi ve hızlıca bir hepatit formu oluşturma riski vardır. Artık hepatit E için aşı mevcuttur.

Hepatit B yaygın mıdır?

Hepatit B yaygındır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünya çapında yaklaşık 2 milyar insanın hayatlarının bir döneminde virüsle enfekte olduklarını tahmin etmektedir. Bu dünya nüfusunun yaklaşık üçte biridir. Yaklaşık 350 milyon kişi uzun süreli ya da kronik hepatit B ile yaşamaktadır. Yaklaşık her yıl 600.000 kişinin hepatit B’den öldüğü tahmin edilmektedir.

En fazla riski kimler taşır?

Eğer virüse maruz kalmamışsanız ve başarılı şekilde aşılanmışsanız, böylece hepatiti B’ye yakalanma riskiniz çok düşüktür. Hepatit B’ye en çok yakalanma riski olan kişiler aşılanmayanlar ve aşağıdakilerden herhangi biridir:

  • Enfeksiyonlu anneden doğan bebekler
  • Enfeksiyonlu kişilerin eşleri, çocukları ve diğer hane üyeleri gibi yakın aile ve arkadaşları
  • Enfeksiyonlu bir kişiden kan ürünü ya da vücutsal sıvı alan hastalar
  • Böbrek diyaliz hastaları ve böbrek yetmezliği olanlar
  • Hepatit B yaygınlığının yüksekten orta seviyeye olduğu ülkelere yolculuk yapan kişiler
  • Seks işçileri
  • Cinsel partnerlerini sıklıkla değiştiren kişiler, ya da erkeklerle cinsel ilişkisi olan erkekler
  • Mahkumlar
  • Hemşire, doktor, diş doktoru, sağlık bakım işçileri, laboratuvar çalışanları ve hapishane görevlileri gibi çalışma mahalleri risk altında olan kişiler
  • Ciddi öğrenme güçlüğü olan insanlara yer sağlama işinde çalışan ve yaşayan kişiler
  • Hepatit B yaygınlığının yüksekten orta seviyeye olduğu yerlerden çocuk edinen aileler

Hepatit B’ye en çok nerede yaygındır?

Hepatit B dünya çapında bulunur. Bununla birlikte, enfeksiyonun dağılımı farklı kıtalar arasında önemli ölçüde farklıdır. Hepatit B en çok Çin ve Asya’nın diğer kısımlarında yaygındır, buralarda %10’a kadar yetişkinler kronik olarak enfeksiyonludur. Ayrıca Afrika alt Sahara, Amazon ve doğunun güney kısımları ve orta Avrupa’da da yüksek yaygınlık vardır. Orta Doğu ve Hindistan Yarımadası’nda, tahmin edilen genel nüfusunun %2 ila 5 arası kronik enfeksiyonlu kişi vardır. Avrupa’da her yıl enfeksiyon kapan bir milyon insan olduğu tahmin edilmektedir. Dünyanın hepatit B’nin yaygın olduğu kısımlarından insanların popülasyonun çoğunu oluşturduğu bazı şehir içi bölgelerde, daha yüksek enfeksiyon vakası mevcuttur.

Hepatit C nedir?

Hepatit C bir RNA virüsüdür ve bilinen en küçük virüsler arasında yer alır. Karaciğerde şiroz ve kansere kadar gidebilen ağır sonuçlara neden olabilir. Ülkemizde yaygınlığı oldukça yüksek olan hepatit C’nin yeni ilaçlar sayesinde artık kesin tedavisi vardır. Hepatit C virüsü genellikle kan ve cinsel ilişki yoluyla bulaşır. Hepatit C akut veya kronik olarak gelişebilir. Akut Hepatit C, virüs bulaştıktan sonra 6 ay kadar süren kısa süreli bir hastalıktır. Hastaların çoğunda (%75-85) akut hepatit C enfeksiyonu kronik hale dönüşür. Kronik Hepatit C hayat boyu devam edebilen, ciddi sağlık sorunlarına (siroz, karaciğer kanseri) ve hatta ölüme yol açabilen bir hastalıktır. Hepatit C için aşı bulunmamaktadır. Hepatit C, genellikle belirtiye sahip değildir ve bu nedenle sinsi ilerleyerek ölümcül olabilir.

Peginterferon ve ribavirin, HCV tedavisinde yayğın kullanılan ilaçlardır. Tedavi edilen insanların %50-80’i iyileşmektedir. Ancak piyasaya yeni çıkan Telaprevir isimli ilaç ile tedavi başarısı %90 ulaşmaktadır. Halen Hepatit C tedavisinde FDA tarafından onaylanıp kullanıma girmiş pek çok yeni nesil ilaç bulunmaktadır ve bunların bazıları kesin tedavi imkanı sunmaktadır.

  • Ülkemizde HCV(+)’liği % 1 civarındadır. (Dünyada %3)
  • Kronik hepatit ve sirozluların % 25’inde neden Hepatit C enfeksiyonudur.
  • Hepatit C %20 kendiliğinden iyileşir, % 80 kronikleşir.
  • Bunların %25’i selim seyreder ancak %75’inde hastalık aktiftir.
  • Bu grubun % 20’sinde de 10-20 yılda siroz gelişir.
  • HCC yıllık %1-4 oranında görülür.

Hepatit C nasıl bulaşır?

Gelişmiş ülkelerde başlıca bulaşma yöntemi, damar içi ilaç kullanımıdır (DİK). Gelişen ülkelerde, basilica yöntemler, kan nakilleri ve güvenli olmayan tıbbi prosedürlerdir.Vakaların %20’sinde bulaşma sebebi bilinmemektedir;  ancak bu vakaların çoğunun muhtemel sebebi damar içi ilaç kulanımıdır. “Hepatit C nasıl bulaşır” konusunda çok daha kapsamlı bilgiye yazının devamında ulaşabilirsiniz.

Hepatit C hastalığının belirtileri nelerdir?

Akut Hepatit C % 80 oranında farkında olmadan geçirilir. Genel olarak küçük çocuklarda belirtisiz seyreder. Ancak daha büyük çocuklarda ve yetişkinlerde bazı belirtiler görülür. Bu belirtiler;

  • Halsizlik ve kaslarda ağrı
  • Baş ağrısı
  • Karın ağrısı (karın sağ üst kadranda sık)
  • Bulantı
  • Koyu renkte idrar (çay rengi)
  • Kilo kaybı
  • Yağlı yiyeceklerden tiksinme
  • Eklem ağrıları
  • Nadiren sarılık

Bunlar arasında hastalığın en önemli belirtisinin gözlerde ortaya çıkan sarılık olduğuna dikkat çekiliyor. Gözlerdeki sarılık geçici olduğu için bu türden şikâyetleri olanların sağlık kuruluşlarında hepatit taraması yaptırmaları öneriliyor. Hepatit C’ye bağlı siroz oluşumunda; yemek borusunda varisler, varis kanamaları, karında su toplanması sonucu karın şişliği, dalak büyümesi ve şuur kaybı atakları meydana geliyor.

Hepatit C’li olup olmadığımı nasıl bilebilirim?

HCV enfeksiyonu, basit ve özgül bir kan testiyle ( anti-HCV ) belirlenebilir. Fakat; akut veya kronik enfeksiyon olup olmadığı ayırt edilemez. Bu test rutin değildir. Bu sebeple kişiler, doktorlarından bir HCV testi istemelidir. Şayet ilk test (+) ise, tanıyı doğrulamak için 2. kez bir test yapılmalı ve karaciğer fonksiyon testleri alınmalıdır. Halen kullanılmakta olan (eia) testlerinde kronik hepatit C’ lilerin yaklaşık %95’inde anti- HCV (+) dir. Yani hassas bir testtir. Antikor (anti- hcv ) olguların %30’unda enfeksiyonun ilk 4 haftasında (+) olmayabilir. HCV ile karşılaşmadan 5-8 hafta kadar erken, olguların %60’ında anti-HCV testlerinde pozitiflik tespit edilebilir.

Kronik Hepatit C nedir?

Kronik HCV , akut enfeksiyondan 6 ay sonra temizlenmeyen enfeksiyon demektir. Hastalık dereceli olarak 10-14 yıldan fazla bir müddet boyunca ilerleyebilir. Yüksek SGOT ve SGPT değerleri karaciğer hasarının halen devam etmekte olduğunun bir göstergesidir. Karaciğer biyopsisiyle hasarın tipi, derecesi ve hastalığın şiddeti belirlenebilir. Kronik hepatit C’li hastaların % 20’sinde siroz gelişeceğine inanılır.

Siroz karaciğer hücrelerinin ölümünden sonra karaciğerde oluşan skar (sert, işe yaramaz, fonksiyon görmez bir dokudur) dokusu meydana gelir. Sirozlu hastaların % 25’inde ( bütün olguların % 5’i) karaciğer yetmezliği meydana gelebilir (enfeksiyondan 30-40 yıl sonra bile).Siroz gelişen kronik hepatit C’li hastalarda karaciğer kanseri gelişmesi riski büyüktür. Bu ilk enfeksiyondan 10-40 yıl sonra meydana gelebilir.

Hepatit C’nin karaciğer dışındaki etkileri

Hepatit C, aynı zamanda, nadiren Sjögren sendromu (bir çeşit otoimmün bozukluğu) normalden daha düşük sayıda trombosit sayısı, kronik deri hastalığı, diyabet ve Hodgkin-dışı lenfomalarla ilişkilendirilir.

Hepatit C tanısı nasıl konulur? Hepatit C testleri

Hepatit C testi: HCV antikor, ELISA, Western blot, ve niceliksel HCV RNA dahildir. Polymerase chain reaction (PCR), HCV RNA’yı, enfeksiyondan bir ila iki hafta sonra tespit edebilirken antikorların oluşması ve kendilerini göstermesi çok daha uzun sürebilir.  Kronik hepatit C, mevcut RNA’sına göre altı aydan daha fazla süren hepatit C virüsü ile birlikte görülen bir enfeksiyondur.

Kronik enfeksiyonlar, genel olarak on yıllar boyunca herhangi bir belirti göstermediğinden  hekimler, onu çoğunlukla karaciğer fonksiyonu testleri aracılığıyla ya da yüksek riskli insanlara yaptıkları rutin kontroller esnasında keşfetmektedir. Bu test, akut ve kronik enfeksiyonları birbirinden ayıramaz.

Hepatit C testi için kan tahlili

Hepatit C testi, bir enzim immünoassayı kullanılarak HCV’ye karşı antikorların varlığını belirlemek için yapılan kan tahlilleriyle başlar. Eğer bu testin sonucu pozitif ise, immünoassayı doğrulamak ve ciddiyetini belirlemek için ikinci bir tahlil yapılır. Rekombinant immünoblot analizi, immünoassayı doğrular ve HCV RNA polimeraz zincir reaksiyonu, ciddiyetini belirler. Eğer RNA mevcut değil ve immünoblot pozitif ise kişi daha önce bir enfeksiyon geçirmiş ancak ya tedavi ile ya da kendiliğinden enfeksiyon temizlenmiştir; immünoblot negatif ise, yapılan immünoassay yanlıştır.

İmmünoassayın pozitif çıkması için, enfeksiyonun bulaşmasının ardından altı ila sekiz hafta geçmesi gerekir.Karaciğer enzimleri, enfeksiyonun başlangıç aşamalarında değişkenlik gösterir; ortalama olarak enfeksiyonun başlamasından itibaren yedi hafta sonra artmaya başlarlar.Karaciğer enzimlerinin, hastalığın ciddiyetiyle ilişkisi zayıftır.

Hepatit C biyopsi

Karaciğer biyopsisi, karaciğer hasarının seviyesini belirleyebilir ancak yöntemden kaynaklanan riskler bulunur. Biyopsinin belirleyebileceği tipik değişiklikler, karaciğer dokusundaki akyuvarlar, portal triad’daki lenfoid foliküller ve safra kanallarındaki değişikliklerdir. Hasarın seviyesini belirlemede denenebilecek ve biyopsiye olan ihtiyacı azaltabilecek bir çok kan testi vardır.

Görüntüleme: Tahlil yaptırma, dövmeleri olanlar da dahil olmak üzere yüksek risk grubundaki kişilere tavsiye edilir. Kronik Hepatitin genellikle tek belirtisi olduğundan karaciğer enzim yüksekliği olan kişilere görüntüle yöntemi de tavsiye edilir.

Hepatit C tedavisi

HCV, hastaların 50–80%’inde kronik enfeksiyonu tetikler. Bu vakaların yaklaşık 40-80%’i tedavi ile giderilir. Nadir durumlarda enfeksiyon, tedaviye gerek kalmadan temizlenir. Kronik Hepatit C hastaları, alkolden ve karaciğere toksik etkisi olan ilaçlardan sakınmalı ve Hepatit A ve Hepatit B için aşılanmalıdır. Siroz hastası olan kişiler karaciğer kanseri için ultrason yaptırmalıdır

Hepatit C’nin ilaç tedavisi

HCV enfeksiyonu karaciğer anomalileri olduğu kanıtlanmış kişilerin tedavi araması gerekir.  HCV tipine bağlı olarak mevcut tedavi yöntemi, pegile interferon ile antiviral ilaç olan ribavirinin 24 ila 48 hafta boyunca kullanılmasının bir kombinasyonudur. Tedavi gören kişilerin 50–60%’ında sonuçlarında düzelme görülür.Boceprevir veya Telaprevir’in peginterferon alfa ile combine edilmesi Hepatit C genotip 1’e karşı olan antiviral tepkimeyi arttırır. Tedavinin yan etkileri yaygındır; tedavi gören kişilerin yarısında grip benzeri semptomlar görülmüş, üçte biri ise duygusal sorunlar yaşamıştır.

İlk altı ay içinde yapılan tedavi, Hepatit C’nin kronik hale gelmesinden sonra yapılana göre daha etkilidir. Eğer bir kişide tekrar enfeksiyon gelişir ve sekiz ila 12 hafta içinde temizlenmezse, 24 haftalık pegile interferon tedavisi önerilir. Talasemi(bir kan hastalığı) hastalığı olan kişilerde ribavirinin faydalı olduğu ama kan nakline olan ihtiyacı arttırdığı görünür. Savunanlar Hepatit C’ye karşı meryemana dikeni, ginseng ve kolloidal gümüş gibi bazı alternatif terapilerin de yardımcı olduğunu belirtiyor. Ancak, hiç bir alternatif terapi Hepatit C’nin sonuçlarında iyileşme göstermemiştir ve virüse karşı alternative terapilerin herhangi bir etkisi olduğuna dair kanıt bulunmamaktadır.

Hepatit C tedavisinde iki yeni ilaç (İyileşme oranı %80-85)

Türkiye’de bu alanda iki ilacın kullanıma girdi. “Birisi  telaprevir etken maddeli ilaç. Boceprevir içeren ilaç da çok yakın zamanda klinik kullanıma girecek. Bu ilaçlar daha önce tedavi almış ve mevcut tedavilere cevap vermemiş hastalarda çok etkili. Cevap oranları yüzde 80-85’e kadar çıkmakta. Erken tedavi tabi ki hastalığın siroza ve karaciğer kanserine dönüşmemesi bakımından da son derece önemli. Dolayısıyla kendisinde hepatit C olduğunu bilen insanların da sağlık kuruluşlarına başvurarak yeni tedavi imkanlarından yararlanmaları mümkün.

Sağlık uygulama tebliğinin el verdiği ölçüde bu ilaçları kullanarak yüksek oranda başarı elde edilebiliyor. Doğru hastaya verildiği zaman kısa sürede hastayı tedavi etme yetisine sahip olan, oldukça etkin ilaçlar.”Türkiye’de  bu ilaçlar yaklaşık 6 ay önce ruhsatlandırıldı. “Bir grup bir kaç ay önce geri ödeme onayı aldı, ve Mart 2013’ten itibaren geri ödemeye girecek. Uygun hastaları belirleyerek tedavi edilmesi, hastalarda ileride olacak komplikasyonların önlenmesi açısından çok önemli.

Kronik hepatit C tedavisi

Kronik hepatit C (KHC) hastalarında tedaviye karar verebilmek için genel kural histolojik ve virolojik olarak kronik infeksiyon tanısının konulması ile serum ALT düzeyinde artışın gösterilmesidir. KARACİĞER BİYOPSİSİ-KHC hastalarında tedavi öncesinde karaciğer biyopsisinin yapılması tartışmalıdır. Ancak tedavi planlanan hastalarda tedavi öncesi karaciğer biyopsisi yapılmasının da çeşitli avantajları bulunmaktadır:

  • Karaciğer histolojisi hastalığın dönemini belirlemek ve prognozu belirlemek açısından faydalıdır. Sirozlu hastalar hepatoselüler karsinom (HCC) açısından periyodik olarak izlenmelidir ve varis açısından da endoskopik değerlendirme yapılmalıdır.
  • Tedaviye başlandıktan sonra tedavinin potansiyel yan etkileri, tedavinin kesilip kesilmeyeceğinin belirlenmesinde biyopsi bulguları önem taşımaktadır.
  • Komorbid hastalıkların (hemakromatozis, alkolik hepatit ve hepatik sarkoidoz) bulunması durumunda da karaciğer biyopsisi önemlidir. 1997’de NIH (National Institutes of Health Consensus Development) Konferansında hepatit C’li hastalarda tedavi öncesinde mutlaka karaciğer biyopsisi yapılması görüşü benimsenmiştir(41). Buna karşın, revize edilen NIHkonsensus 2002 raporunda, tüm hastalarda tedavi öncesi biyopsi gerekmeyebileceği savunulmuştur. Özellikle genotip 2 ve 3’de tedavi öncesinde biyopsi gerekmeyebilir (Bu hastalarda virolojik cevap % 80 civarındadır).

Yeterli bilgi olmamakla beraber hastalığın ilerleyip ilerlemediğini göstermek için de her 2 yılda bir karaciğer biyopsisinin tekrarlanması önerilmektedir.

Kronik hepatit C’de tedaviye alınma kriterleri:

  •  > 18 yaş
  • Serum ALT değerlerinin yüksek olması
  • Karaciğer biyopsisinde kronik hepatit bulgularıyla birlikte belirgin fibrozis olması (Metavir skoru > 2, veya Ishak skoru > 3)
  • Kompanse karaciğer hastalığı (total serum bilirubin <1.5 g/dL; INR <1.5; albumin >3.4 g/dL; platelet sayısı>75,000 /mm; ve hepatik ensefalopati veya asit olmaması)
  • Kabul edilebilir hematolojik ve biyokimyasal değerler (erkekler için >13 g/dL ve kadınlar için >12 g/dL hemoglobin; nötrofil sayısı >1.5 k/mm; kreatinin < 1.5 mg/dL)
  • Hastanın tedaviye istekli olması.

Hepatit C tedavisinde özellikle dikkat edilmesi gereken hastalar

  • ALT’si sürekli normal olan hastalar
  • Daha önceden tedavi almış olup yanıtsız kalan hastalar ya da nüks hastaları
  • Damar içi ilaç kullananlar ya da alkolikler
  • Karaciğer biyopsisinde fibrozis olmayan ya da minimal fibrozis olan hastalar (portal fibrozis: Metavir skoru <2; Ishak skoru <3)
  • Akut hepatit C
  • HIV koinfeksiyonu olan hastalar
  • <18 yaş hastalar
  • Kronikrenal hastalığı olanlar(hemodiyaliz alan veya almayan)
  • Dekompanse siroz
  • Karaciğer transplant hastaları.

Normal ALT’li hastalarda hepatit C tedavisi

Kronik hepatit C‘li hastaların % 30’unda ALT normaldir. Bu hastalarda optimal tedavinin ne olacağı tartışmalıdır. Yüksek ALT’li hastalara göre prognoz daha iyidir. Ancak bu hastaların bir bölümünde karaciğer biyopsisinde iltihaplanma görülebilmektedir. Normal ALT’li hepatit C hastası 35 yaşın altındaysa, kadın hastaysa, alkol almıyorsa, karaciğer biyopsisinde inflamasyon yok ya da minimal düzeydeyse hepatik fibrozise gidiş yavaş olacaktır. Bu hastalarda tedavi verilip verilmemesi ile ilgili tartışmalar çeşitli çalışmalarda araştırılmaya devam etmektedir. Bunun tersi profilde olan hastalarda ise, başlangıç karaciğer biyopsisi orta derecede aktivite ya da fibrozis gösteriyorsa hastalığın ilerleme riski fazladır. Bu hastalarda tedavi planlanması gerekmektedir.

Tedavi Hepatit C hastalarında tedaviye yanıtı etkileyen çeşitli konak faktörleri ve viral faktörler bulunmaktadır. Pegile IFN + ribavirin tedavisinde kalıcı yanıtı etkileyen en önemli faktör HCV genotipi (genotip 2 ve 3’de yanıt, 1’den daha iyidir) ve viral yüktür [viral yük < 2×106 kopya /mL (yaklaşık 800,000 IU/mL)]. Kalıcı viral yanıtı etkileyen diğer faktörler hastanın yaşının genç olması, zayıf olması, sirozun olmamasıdır.

Hepatit C tedavisinin yan etki gösterebileceği hastalar

  • İnterferon major depresyonu olan hastalarda kontrendikedir. İntihar girişimi riskini arttırmaktadır.
  • Otoimmün hastalığı olan kişilerde interferon tedavisinin uygulanması risklidir.
  • Hastada başka karaciğer hastalıklarının olması kronik hepatit C gidişini olumsuz etkiler. Örneğin alkol kullanımı interferon tedavisine yanıtı azaltır. Hastalığın ilerlemesine ve HCC gelişme riskinde artmaya neden olur.
  • Zemindeki bazı hastalıklar tedavi planında değişmeye neden olabilir. Örneğin hemakromatozisi olan hastalarda tedavi öncesinde flebotomi yaparak demir yükünün azaltılması
    gerekmektedir.
  • HIV infeksiyonu olan hastalarda da KHC seyri olumsuz etkilenir. Bu durumda hastanın immün durumu önemlidir.
  • Renal, kalp veya akciğer transplant hastaları.
  • Tedavi edilmemiş hipertiroidi.
  • Gebeler.
  • Hipertansiyon, kalp yetmezliği, belirgin koroner arter hastalığı, kontrol edilemeyen diabet, obstrüktif pulmoner hastalık.
  • < 3 yaş hastalar.
  • Kullanılacak ilaçlara aşırı duyarlılığı olan kişiler.

Pegile interferon + ribavirin kombine tedavisi, interferon monoterapisinden ve standart interferon/ ribavirin kombine tedavisinden daha üstündür. Kombine tedavi genotip 1 ve 4 hastalarında 48 hafta süreyle uygulanmalıdır (Ribavirin; < 75 kg hastalarda 1,000 mg ve >75 kg olan hastalarda 1,200 mg). Serumda kantitatif olarak HCV-RNA tedavinin başlangıcında ve 12. haftasında bakılmalıdır. 12. haftada erken virolojik yanıt alınamadığında (HCV-RNA düzeyinde en az 2 log azalma) tedavi sonlandırılmalıdır. Genotip 2 ve 3 hastalarında ribavirin düşük dozda (800 mg günde) olmak üzere 24 hafta süreyle verilmelidir.

Hepatit C’si tekrar eden ve tedaviye cevap vermeyen hastalar

Kalıcı viral yanıt alınamayan hastalarda yeniden tedavi kararı aşağıdaki faktörlere göre verilmelidir:
•    Önceki yanıtın tipi
•    Önceki verilen tedavi ve mevcut tedavilere göre etkinliği
•    Zemindeki karaciğer hastalığının ciddiyeti
•    Viral genotip ve cevabı etkileyen diğer faktörler
•    Önceki tedaviye tolerans ve hasta uyumu.

a.    IFN monoterapisinden sonra nüks: Bu hastalara ribavirin (1000-1200 mg/gün) +pegile interferon kombinasyonu uygulanmalıdır .
b.    Interferon monoterapisi yanıtsız hastalar: interferon monoterapisine cevap vermeyen hastalarda kombine tedaviye de yanıt çok iyi değildir. Ancak, bu hastalarda kombine tedavi şansı değerlendirilmelidir (pegile interferon + ribavirin).

c.    Standard interferon + ribavirin kombine tedavisine yanıtsız hastalar: Bu hastalarda pegile interferon + ribavirin kombinasyonuyla ilgili çalışmalar bulunmaktadır. Bu kombinasyona yanıt % 11-20 arasında olup, genotip 2 veya 3’de yanıt daha yüksektir Tedavi 48 hafta olarak planlanmalıdır.

d.    Pegile interferon + ribavirin kombine tedavisine yanıtsız hastalar: Bu hastalar izleme alınabilir ya da yeniden tedavi denenebilir.

Kronik Hepatit C li hastalarda siroz ve HCC gelişimine katkıda bulunan faktörler nelerdir?

•    Yaklaşık 20-30 yıl gibi bir sürede siroz gelişir. Siroz gelişimini hızlandıran faktörler;

–   İleri yaş
–   Erkek cinsiyet
–   Alkol kullanımı
–   AİDS (HİV )
–    Hepatit B ile birliktelik
–    Yüksek viral yük

Hepatit C hastalığının doğal seyri

Hepatit C, hastalığın geç everelerine kadar sessiz olan bir hastalıktır. Hele hastalığı akut hepatit devresinde yakalamak çok zordur. Çünkü genellikle asemptomatiktir, veya semptomlar özgül değildir. İkterik akut hepatiti tanımak zor değildir. Unutulmamalıdır ki akut devrede anti-HCV antikorlarının saptanabilir düzeye gelmeleri 4-6 hafta almaktadır ve tanı konulabilmesi için HCV-RNA’nın araştırılması gerekir. Anikterik olgularda ise, halsizlik, yorgunluk ve dispepsi gibi semptomlarda akut hepatitin akla gelmesi bu yönden tetkik yapılmasıyla tanı konulabilir. Hastanın yakın zamanda parenteral kuşkulu bir temasa maruz kalması da tanıya yardımcı noktalardan birisidir. Olayın akut hepatit evresinde yakalanması tedavi açısınıdan çok avantajlı bir noktadır. Çünkü akut hepatit devresinde tedavinin etkinliği %80’in üzerindedir.

Akut hepatit geçirenlerin %30’unda olay iyileşme ile sonuçlanmakta ve HCV-RNA spontan olarak kaybolmaktadır. Olguların %70’inde ise hepatit C kronikleşmektedir. Kronikleşen olgularda yukarıda da belirtildiği genellikle klinik hastalık sirozun geç evrelerine ve hatta hepatoselüler karsinom gelişinceye kadar sessiz kalabilir. Muhtemel semptomlar, halsizlik, yorgunluk, düşük egzersiz töleransı, hazımsızlık olabilir. Kronik hepatit C olgularının %70-80’inde olay bu devrede kalmakta ve siroz gelişmemekte, %20-30 olguda ise hastalık siroza ilerlemektedir. Başlangıçta siroz kompansedir, yani özofagus varisi, assit, hepatik ensefalopati gibi komplikasyomlar yoktur.

Ancak her geçen yıl hastaların %5’i dekompanse olmakta, %1-2’sinde de hepatoselüler karsinom gelişmektedir. Siroza gitme riski, virüse 40 yaşından sonra maruz kalanlarda, birlikte alkol alanlarda ve erkeklerde daha yüksektir. Akut hepatitden sonra kronik hepatitin gelişme süresi ortalama 10 yıl, siroz gelişme süresi 20 yıl, hepatoselüler karsinom gelişme süresi ise 30 yıldır. Dolayısıyla hepatit C yavaş ilerleyen, ancak yaşamları boyunca hastaların ortalama %10’unda ciddi komplikasyonlara ve ölüme yol açabilen bir hastalıktır.

Fizik muayene tamamen normal olabilir. Ancak kronik hepatit evresindekilerin yarısından fazlasında hepatomegali mevcuttur. Splenomegali, palmar eritem, spider anjiom, jinekomasti, kas erimesi, ekimozlar gibi bulgular ise genellikle siroz gelişen olgularda bulunmaktadır. İlginç olarak bu evredeki hastaların bile çoğunluğu tümüyle asemptomatiktir. Bazı hastalarda tanı lichen planus, kriyoglobulinemi gibi hepatit C ile yakın ilişkisi olan hastalıkların semptomları ile konulmaktadır.

Laboratuvar tetkiklerinde birinci sırada “serum Anti-HCV” gelmektedir. Doğruluğundan emin olunabilmesi için birkaç kez tekrar edilebilmesi gerekir. İlginç olarak kan merkezlerinde yapılan testlerde Anti- HCV + bulunanların %30’unda daha sonra tekrarlanan testlerde Anti-HCV – bulunmaktadır. Anti-HCV hem hastalığı geçirip iyileşenlerde, hem de halen aaktif replikasyon devam edenlerde +’dir. İkinci serolojik test HCV-RNA’dır. Bu test çok çeşitli metodlarla yapılmaktadır.

Tanısal olarak yapılması gereken PCR metoduyladır. Bu metodunda çok çeşitli uygulamaları vardır. Ticari kitler ve dikkatli laboratuvar koşulları olmadığı taktirde yanlış pozitiflik ve negatiflik oranı yüksektir. HCV-RNA negatif olduğuna karar verilen, fizik muayenesi ve diğer laboratuvar tetkiklerinde anormallik saptanmayan hastalarda hepatit C’nin geçirildiğine ve halen aktif infeksiyonun olmadığına karar verilebilir. Ancak bu kişiler hepatit C’ye karşı immun kabul edilememektedirler. Çünkü bu antikorların bulunmasına karşın kişi tekrar aynı virusla infekte olabilmektedir.

Kronik hepatit C olan hastalar serum ALT düzeyi açısından iki grupta mütalaa edilebilirler. Bir grupta HCV-RNA pozitif olmasına karşın, serum ALT düzeyi tekrarlanan tekiklerde normal sınırlar içerisindedir. Diğer grupta ise serum ALT düzeyi yüksektir. Ancak bu yüksek olan grupta da ALT düzeyi ondülasyon göstermeketdir, ve zaman zaman bu gruptakilerde de düzey normal sınırlar içerisine inebilmektedir.

Ancak daha sonraki tetkiklerde tekrar yükseldiği görülmektedir. Serum AST, GGT, alkali fosfataz gibi tetkiklerde de yükselmeler bulunabilir. Kronik hepatit C’de Serum GGT düzeyinin yüksek bulunması seyrek değildir. Siroz geliştiğinde serum bilirubin ve gama-globu-lin düzeylerinde yükselme, serum albumin düzeyinde düşme, protrombin zamanında uzama ve sitopeni bulunabilir. Her ne kadar serum, fizik muayenesi ve serum ALT düzeyi normal olan bir hepatit C hastasının karaciğer biyopsisinde genel olarak hafif hasar saptanmaktaysa da, siroz bile bulunabilmesi mümkündür. Tüm karaciğer fonksiyonları normal olmasına rağmen fizik muayenesinde anormallikler saptanan hastalar da karaciğer fonksiyon testleri anormal çıkanlar gibi tetkik edilmelidirler.

Anti-HCV + saptanan hastaların bir kısmında Anti-LKM antikorları pozitif bulunabilmektedir. Bunlarda genellikle HCV-RNA negatifdir. Bu hastalarda IFN tedavisi ile alevlenme olmakta ve immunsüpresif tedavi ile sonuç alınabilmektedir. Kronik hepatit C’de görüntüleme yömntemlerinin tanıda çok fazla önemi olmamakla birlikte, yapılması da kaçınılmazdır. Genellikle anlamlı bir değişiklik bulunmamaktadır. Bazı hastalarda ekojenite artışı bulunabilir. Bu görünüm genellikle yağlanma bulgusu kabul edilmekle birlikte, özgül değildir ve kronik karaciğer hastalıklarının ileri devrelerinde ve özellikle siroz gelişmesi halinde de karaciğerde ekojenite artışı saptanabilmektedir. Bunun yanında ultrasonografi bilier sistem ve eğer varsa, karaciğerde yer kaplayan lezyon için bilgi vermektedir. Zaten perkütan karaciğer biyopsisi öncesi ultrasonografi elzemdir.

Spiral trifazik tomografi ve manyetik rezonans gibi incelemeler ise ancak karaciğerde yer kaplayan lezyon bulunması halinde endikedir. Kronik hepatiti C‘de karaciğer biyopsisi yapılması gereklidir. Çünkü fizik muayene, laboratuvar tetkikleri ve görüntüleme yöntemleri ile hastalığın histolojik ağırlığı arasında her zaman iyi bir ilişki yoktur. Biyopside HAI (Histolojik aktivite indeksi) saptanmaktadır. Son zamanlarda bu klasik skorlamanın yerini daha pratik bir skorlama sistemi olan Metavir skoru alma eğilimindedir. Bu skorlamalarda bir yandan karaciğerdeki iltihabi aktivite bir yandan da fibroz derecesi değerlendiriilmektedir. Çeşitli çalışmalar göstermektedir ki kronik hepatit C infeksiyonu esnasında iltihabi aktivite çok hafif olsa dahi fibroz ilerleyebilmektedir.

Yani karaciğer biyopsisinin en önemli amacı fibroz derecesinin değerlendirilmesidir. Fibroz derecesi 0-4 arasında değişmektedir. Fibroz’un 0 olması halinde standard koşullarda tedavi gereksizdir. Ancak baz özel koşullar tedavi endikasyonu olabilir: Histolojik aktivitenin ve serum ALT düzeyinin çok yüksek olması gibi. Fibrozun 1-2 olması, tedavi için en uygun devredir. Fibroz 3 devresine geldiğinde tedavide başarı şansı düşmekte, 4 yani siroz evresine gelindiğinde ise tedaviden başarılı sonuç elde etme ihtimali çok azalmaktadır. Anti-HCV ve HCV-RNA + olan hastaların ALT düzeylerinin normal olması halinde tedavide başarı şansı çok azdır. Bunların bir kısmında serum ALT düzeyi sürekli normal bulunurken bir kısmında zaman içinde ALT düzeyi yükselmektedir.

Hepatit C nasıl bulaşır? (KAPSAMLI)

Sağlık bakım hizmetleri yoluyla enfeksiyona maruz kalma

HCV taraması yapılmadan gerçekleştirilen kan nakilleri, kan ürünleri ve organ nakilleri, önemli oranda enfeksiyon riski oluşturmaktadır.  Birleşik Devletler, 1992 yılında geniş kapsamlı tarama başlatmıştır. Enfeksiyon oranı, bu tarihten itibaren, her bir ünite kan için 200 ünite kanda, birden , her 10.000 ila 10.000.000 ünite kanda bire düşmüştü. Bu risk, potansiyel kan bağışçısının Hepatit C’ye yakalanması ile kan testlerinin pozitif çıkması arasında 11-70 gün arasında bir süre bulunduğundan düşük olmaya devam etmektedir. Bazı ülkeler, masrafından dolayı halen hepatit C için tarama uygulamamaktadır.

HCV’li bir kimseden bir iğne yaralanması olan bir kişinin, %1.8 hastalığa yakalanma riski bulunmaktadır.  Eğer kullanılan iğne boşsa ve yara deliği derinse risk, daha yüksektir.Kanın, mukusa maruz kalma riski vardır ancak risk düşüktür ve eğer kanın maruz kalması yara olmayan bir ciltte meydana gelirse herhangi bir risk söz konusu değildir.  İğne ve şırıngaların yeniden kullanımı, ilaç şişelerinin, infüzyon torbalarının birden fazla sefer kullanımı ve steril olmayan cerrahi ekipmanların kullanımı da dahil olmak üzere hastane ekipmanları da hepatit C’nin bulaşmasına sebep olabilir.  Tıbbi ve dental tesislerdeki kötü standartlar, dünyadaki en yüksek enfeksiyon oranına sahip ülke olan Mısır’da HCV’nin yayılmasının başlıca sebebidir.

Damar içi ilaç kullanımı

DİK, dünyanın birçok bölgesinde, hepatit C için büyük bir risk faktörüdür.  77 ülke için yapılan bir inceleme, Birleşik Devletler ve Çin de dahil olmak üzere 25 ülkenin, damar içi ilaç kullanan popülasyonunun %60 ve %80 arasında hepatit C oranlarına sahip olduğunu göstermektedir.  On iki ülke, %80’den daha yüksek oranlara sahiptir. On milyon gibi yüksek sayıda damar içi ilaç kullanıcısı hepatit C ile enfekte olmuştur; Çin (1,6 milyon), ABD (1,5 milyon) ve Rusya (1,3 milyon) en yüksek toplamlara sahiptir. ABD’deki hapishane nüfusu arasındaki hepatit C oranı, genel nüfusa oranla on ila yirmi kat daha fazladır ve bu araştırmalar, bunun sebeplerini, DİK ve steril olmayan ekipmanla dövme yapma gibi yüksek riskli davranışlara bağlamaktadır.

Cinsel ilişki

Hepatit C’nin cinsel ilişki yoluyla bulaşıp bulaşmadığı bilinmemektedir.  Bir yandan yüksek riskli cinsel aktivite ile hepatit C arasında ilişki bulunurken hastalığın bulaşmasının, bahsedilmeyen uyuşturucu kullanımı mı yoksa seksle mi bağlantılı olduğu açık değildir.  Kanıtlar, başkalarıyla cinsel ilişkiye girmeyen heteroseksüel çiftlerin risk taşımadığını desteklemektedir.  Anal penetrasyon gibi anal kanalın iç astarında yüksek derecede travma içeren cinsel aktiviteler ya da HIV ya da genital ulserasyon gibi cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon bulunması da risk oluşturur. ABD devleti, birden fazla partnere sahip insanlarda bulaşmayı önlemek için prezervatif kullanılmasını önermektedir.

Delerek vücuda takılan metaller

Dövme yaptırma, iki ila üç kat daha yüksek hepatit C riski ile ilişkilendirilmektedir.Bunun sebebi, steril olmayan ekipmanlar ya da kullanılan boyalarda bulaşma olabilir.  1980 öncesinde ya da profesyonel olmayan şekilde yapılan dövmeler ya da delerek vücuda takılan metaller, bu yerlerdeki steril koşullar kötü olabileceğinden özellikle tehlikelidir. Riskin, aynı zamanda, daha büyük dövmeler için daha büyük olduğu görülmektedir.  Hapishanelerdeki tutukluların hemen hemen yarısı, steril olmayan dövme ekipmanlarını paylaşmaktadır.  Ruhsatlı bir tesisteki dövmelerin doğrudan HCV enfeksiyonu ile ilişkilendirilmesi nadirdir

Kanla temas

Tıraş bıçakları, diş fırçaları ile manikür ve pedikür ekipmanları gibi kan ile temas edebilir.Bunların paylaşılması, HCV’ye maruz kalma riski doğurur. İnsanlar; kesikler, yaralar ve diğer kanamalar konusunda dikkatli davranmalıdır.  HCV; sarılma, öpme ya da yeme ve pişirme malzemelerinin paylaşılması gibi gelişigüzel temas yoluyla bulaşmaz

Hepatit C anneden bebeğe bulaşır mı?

Hepatit C’nin enfekte olmuş bir anneden çocuğuna bulaşması, hamileliklerin %10’undan daha azında görülür.  Bu riski değiştirmek amacıyla mevcut herhangi bir önlem bulunmamaktadır. Hastalık, hamilelik boyunca ya da doğum esnasında bulaşabilir.  Uzun süren bir doğum, daha yüksek bir bulaşma riski ile ilişkilendirilmektedir. Emzirmenin HCV’yi yaydığına dair herhangi bir kanıt bulunmamaktadır ancak enfekte olmuş bir anne, eğer göğüslerinde çatlama veya kanama varsa emzirmemelidir.

Hepatit C den nasıl korunulur? Nasıl önlenir?

Hepatit C’nin henüz etkili bir aşısı yoktur. Ancak bu konuda yoğun bir çalışma devam etmektedir. Önümüzdeki onyıllar içinde pratiğe yansıyacak gelişmeler beklenebilir. Aşı olmadığı için tek korunma önlemi hijyenik koşullara uygun davranıl-masıdır. Yegane bulaşma yolu kan gibi görünmektedir. Ancak hepatit C taşıyan bir kişi için kullanılan bir iğnenin bir başkasına kazai olarak batmasıyla dahi bulaşma ihtimali %5’in altındadır. Yani hepatit C kolay bulaşmamaktadır. Ancak bulaştığı taktirde de %70 kronikleşme riski taşıdığı unutulmamalıdır.

*Halen hepatit C için aşı yoktur.
*Enfeksiyonlu kişilerin kanları ile bulaşık, jilet, ustura, makas, tırnak makası, diş fırçası, temizlik kâğıtları gibi her şey için önlem alınmalıdır.
*Çamaşır suyu ile sıçramış kanlar temizlenmelidir.
*HCV’ nin cinsel yolla geçişi çok nadir olmasına karşın, güvenli seks yapılmalıdır. (prezervatif kullanımı, çok eşli cinsel yaşamın terki gibi)
*HCV’li hastalar gittikleri her hangi bir hekime ve diş hekimlerine HCV’ li olduklarını bildirmelidirler.
*Bu hastalık ile ilgili her geçen gün araştırmalar artmakta, çare için arayış sürdürülmektedir.

Ormumşi hepatit hastalıklarını tedavi etmeye destek amaçlı olarak nasıl etki eder ?

Ormumşi karaciğerde meydana gelen iltihaplanmayı anti inflamatuar özelliğiyle temizler zarar görmüş serbest radikaller neticesinde oluşmuş olan zararlı bileşikleri ortadan kaldırarak karaciğer dokusunun ihtiyaç duyduğu tüm organik bileşikleri doku hasarının onarımında kullanır ve karaciğer fonksiyonlarını normal hale getirir

Kullanım Şekli

Sabahleyin aç karnına 1 su bardağı ılık suyun içerisine bir gram Ormumşi eritilerek ve akşamleyin yatmadan önce bir su bardağı ılık suyun içerisine bir gram Ormumşi eritilerek yani toplamda günde 2 gram alınarak kullanılır.

10 gün kullanılır, iki gün ara verilir. 50 yaş altı olanlar da 4 ay, 50 yaş üzeri olanlarda ise 8 ay kullanılır  metabolizma hızına göre yaşa göre  bu kullanım süresi değişebilir.

MAĞAZA BÖLÜMÜMÜZÜ ZİYARET EDEBİLİR SİPARİŞ VEREBİLİRSİNİZ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir