Ormumşi’nin en önemli hayati vazifelerinden birisi de kandaki pH dengesinin düzenlemek, yani asit baz oranını dengelemektir. Hastalıklarının oluşmasındaki en temel etkenin sebebe bakıldığında, kandaki pH dengesinin bozulması, yani asit baz oranının, birbirinden çarpıcı olarak farklı olmasından kaynaklandığı görülüyor. Bu da tansiyon, kardiyovasküler problemleri beyin felci, kalp krizi, kemik erimesi, kireçlenme ve kolestrol gibi birtakım temel hastalıkların oluşmasına sebebiyet veriyor.

– Vücutta DNA’da hücre yenilenmesini sağlar. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve hasara uğramış olan vücut hücre sistemini tekrar yeni baştan düzenleyerek yeniler.

– Vücudu detoks etmesidir vücudu tüm toksikolojik maddelerden ve zararlı bileşiklerden arındırır Normalde sağlıklı hücrelerin bütününde metabolizmanın atamadığı toksikolojik maddelerin ve zararlı bileşikleri yüzeyindeki binlerce gözeneklerle rahatlıkla dışarı atar Bu yönüyle de mucizevidir.

– Mide ve ince bağırsaklarda ki besin emilimini kolaylaştırmasıdır Bu yönüyle mide mukusunu kuvvetlendirir bağırsak florasını düzenler.

– Kenevir esrar sigara ve alkol gibi bağımlılık yapan içerisinde binlerce kanserojen madde barındıran alışkanlık ve bağımlılık yapan uyuşturucu unsurlara karşı bağımlılığı azaltır ve yok eder.

–  Ormumşi’nin en önemli  hayati vazifelerinden bir tanesi de  damarlardaki kireçlenmeyi ve yağlanmayı tamamıyla çözmesi ve bu şekilde oluşan toksikolojik maddeleri ortadan kaldırmasıdır.

– Ormumşi’nin en önemli görevlerinden vazifelerinden birisi de troid bezlerini çalıştırmasıdır, troid bezleri, çalışarak, kadınlarda üreme hormonu ve erkeklerde testosteron hormonu oluşur. Buna bağlı olarak cinsel isteği yani afrodizyak etkisini artırır. Çağımızda ve günümüzde en büyük ve en temel problemlerden birisi olan ve ailelerin yıkılmasına, aile içi huzursuzluklara sebebiyet veren en önemli etkenlerden birtanesi de  cinsel yaşamda, iktidarsızlık ve istikrarsızlıktır bunun da temelinde yatan en önemli şey kadındaki üreme hormonunun  ve erkekteki testosteron hormonlarının artış göstermemesidir yani sabit kalışı ve hatta gerileyişidir. Mesela en çarpıcı örnek olarak ve gözümüzü, demografik açıdan korkutan en önemli şey, genç kadınların çocuk yapamaması yani hamile kalamayışıdır veya başka bir deyişle gebe kalamamaları durumudur. Erkeklerde ise sperm sayısının azalması ve sperm kalitesinin maalesef çok düşük oranlarda olmasına sebebiyet vermesidir. Buradan hareketle bütün bunların en temel sebebini maalesef yemiş olduğumuz endüstriyel gıdalar sağlıksız beslenme, düzensiz uyuklama ve stresli bir hayatın neticesinde uğramış olduğumuz, yıkımın ve üzerimizde oluşturduğu tahribat sebebiyle, troid bezlerimizin çalışmaması yani üreme hormonlarının ve testosteron hormonlarının sabit kalışı gerileyişi artmamasıdır.

– Öte yandan, troid bezlerinin iyi bir performansta çalışmaması hormonal bozukluklara sebebiyet verir. Bunun neticesinde erkeklerde kadınlarda olması gereken östrojen hormonu erkeklerde daha fazlasıyla artar. Karakter bozuklukları davranış bozukluklukları şeklinde kendisini gösterir. Kadın açısından bakıldığında, hormonal bozukluk yaşayan bir kadın kendisinde östrojen hormonu iyi bir şekilde salgılanmadığında davranış bozukluğu meydana gelir ve erkeksi tavırlar takınır karakter bozukluğu ve davranış bozukluklarına uğrar. Buda maalesef toplumumuzda çok sıklıkla yaşadığımız roller çatışmasına rol değişimine sebebiyet verir. Östrojen hormonu iyi, salgılanmayan bir kadın, asabi olur; çünkü bu hormon, kadınsı duyguları artıran en önemli hormondur

Başka açıdan bakıldığında troid bezlerinin çalışmaması neticesinde veya hormonal salgılamanın yeterli olmadığı durumda yada hormonal bozuklukların olması durumunda obezite gibi hastalıklar meydana gelir ve aslında annenin hormonal dengesinin bozulması veya kadınlık, östrojen hormonunun yeterli ve sağlıklı bir şekilde salgılanmaması neticesinde gebe kalma sürecinde meydana gelen birtakım bozukluklar doğan çocukta fiziksel ruhsal ve beyinsel birtakım bozukluklara sebebiyet verir ve bunlardan en önemlisi de otizm hastalığıdır.

– En hayati vazifelerinden bir tanesi de vücudumuzda mevcut olan serbest radikalleri yani potansiyel Kanser hücrelerini yok etmesidir bunu da kendi özelliklerinden olan ve bünyesinde olan antioksidanlarla gerçekleştirir antioksidanlar serbest radikallerin atom yapısına girip atom yapısını bozarak serbest radikallerin sağlıklı hücrelere vereceği zararı engeller.

– Ormumşinin en hayati vazifelerinden  bir tanesi de ATP üretimi gerçekleştirerek mitokondriyel enerji bağını kuvvetlendirmektedir vücudumuzun ihtiyaç duyduğu enerjiyi fazlasıyla üretmiş olur.

– Peki atp nedir?

ATP tamamıyla organik bir bileşiktir vücudumuzda bir eklemi dahi hareket ettirebilmek için ve kaslarımızı çalıştırabilmek için ihtiyaç duyduğumuz enerjinin kaynağıdır Şayet vücutta ATP üretimi yeterince olmazsa metabolizma yavaşlar insan en basitinden  yemek yediği zaman bile halsizleşir ve sindirim işlemi kolaylıkla gerçekleşmez genetik yapımızın güçlü ve sağlam olması bizim için ne kadar önemliyse ATP üretiminin de Ormumşi ile birlikte  gerçekleşmesi o derece önemlidir.  en önemli işlevi hücre içi biyokimyasal reaksiyonlar için gereken kimyasal enerjiyi taşımaktır.

– Ormumşinin  en hayatı vazifelerinden bir tanesi de kemoterapi görmüş kanser hastalarının vücutlarında meydana gelmiş olan yıkımın tahribatın onarımında ve öte yandan radyoaktif Dalgalara maruz kalmış olan kişilerin ya da hastaların vücutlarındaki  tahribatı hasarı onarır bunu da özelliklerinde dile getirdiğimiz üzere yüzeyinde bulunan ve mevcut ağırlığının 10 katı kadar fazla hacimsel emilim işlemini gerçekleştiren gözenekler ile gerçekleştirir işte ormumşinin tedaviye destek amaçlı mucizevi ve sırlı tarafı budur kemoterapi ile kanser hücreleri yok edilirken aynı zamanda sağlıklı hücrelerde yok edilir ya da büyük oranda zarar görür Tam bu sırada ormumşi zarar görmüş olan hücreleri DNA sal yapılarını onararak sağlamlaştırır ve eski haline getirir  radyoaktif Dalgalara maruz kalmış vücut zararlı bileşikleri kendisinde depolar ve bu da DNA’nın yapısını bozar ve serbest radikalleri dediğimiz Kanser hücrelerinin oluşmasını ve vücudu zaptedip kontrol altına alıp tüm hücrelerin kanserleşmesine sebebiyet verir.